28 Kasım 2010 Pazar

haydarpaşa


dün gece.
vapurdaydık.
ben emre buse helin ece.
haydarpaşa garına bakıyorduk.
rahat 20 dk hakkında konuştuk.
ne kadar güzel olduğundan.
ne kadar bakmaya doyamadığımızdan.
ve şimdi.
kalkıyorum sabah.
annem bana haydarpaşa yanıyor diyor.
anlamıyorum.
anlam veremiyorum.
çok üzülüyorum.
her karşıya geçtiğimde baktığım.
bakmaya asla doyamadığım yer.
tüm istanbul temalı film/dizilerde o girişin yapıldığı yer.
ne diyodum.
üzülüyorum.
çok üzülüyorum.

26 Kasım 2010 Cuma

25 Kasım 2010 Perşembe

Orta Asya'da yetişen, sürekli yeşil kalan bir bitki.

benim ablamın adı hansel. çok zor bi isim gerçekten, çünkü almanyada yaşamıyoruz, her yerde sürekli yanlış yazılıyo bu isim. anlaşılır bi durum. benim adım da selin. türkiye de gayet yaygın bi isim. ama anlamıyorum. neden sürekli benim adım yanlış yazılıyor arkadaş... hadi bak ablamın adı hansel giderler tansel yazarlar cansel yazarlar bunlar olabilecek şeyler, ama selin gayet bilinen bir isim ya. valla bak selen falan yazsalar yine bişi demicem ama benim adım SELİM değil, sevdiğimin adı o OKEY? bu sürekli oluyo. şimdi size bi iki örnek koyuyorum duygularıma tercüman olması açısından, çok doldum vallahi.



23 Kasım 2010 Salı

tüm bağlantımı kestim şu anda

okuldaki tek sırt çantamın fermuarını tamamen bozdum, ağzı açık açık bana bakıyo. sırt çantasız hayat çok bayat. sırt çantam sana lirik yolluyorum: 'o her zaman gülen yüzün bazen üzümlü bir tatlıdır'. benim sadık yarim sırt çantamdır.

18 Kasım 2010 Perşembe

geri alıyorum,
bi süre böyle görüşmiyim kimseyle. evde oturiyim. yeter o. her şey nasıl bu kadar üst üste gelebilir anlamıyorum.

17 Kasım 2010 Çarşamba

of

hem dersini çalışıp hep arkadaşlarıyla bulunşan insanlara çok özeniyorum. benim zilyon tane okumam gereken şey var, bir o kadar da buluşmam gereken insan. canım hiç bişi yapmak istemiyo, yapmicam da galiba, başladığım hiçbi şeyi bitiremiyorum.
içimde bi sıkkınlık var, hadi hayırlısı.
of.

15 Kasım 2010 Pazartesi

03.25

çok kısa ama çok komik


film : deniz devriyesi
annem : film beni benden aldı, zaten bıkmışım gemilerden

14 Kasım 2010 Pazar

ilahi scrubs




100

ns quizinde bi yerden böyle bi müzik sesi geliyo. kestiremiyoruz.

neyse diyip devam ediyoruz.


sonra neyse benim montumdan geldiği anlaşıldı ses. kapatiyim mi ay neyse hadi quizden sonra 5 dakika zaten quiz derken sınıftan birinin 'şarkıyı değiştirsen olmaz mı ben beğenmedim' demesiyle, gülmem, quizi yapamamama sebep oldu. çok güldüm ama, bence komik.



böyle bişi yazıp kesicektim yazımı, ama baktım 100ÜNCÜ KAYDIM !!!111! olacakmış kendileri, daha güzel bir şey yazayım dedim. Aslında çok sevdiğim bi arkadaşım - adını vermiyorums- bloguna bakıyodum, tumblrda yazıyo ama, neyse orda kendisi bize hiç anlatmadığı şeyleri yazmış. çakal seni. girdim baktım. ben yazcak mıyım peki öyle şeyler? bilmem. ben zaten blogumda hiç bi zaman ''evet ben burda çok sanatsal şeyler paylaşıyorum k?'', ya da 'komik' ya da başka bişeye uyan bi şey paylaşmadım ki. nasıl geliyosa öyle. yani size 'gönül yolculuğu' yaptırdım.

neyse 100. olduğuna göre daha çok bu blog açıldığı zamanki selo ve şimdiki selo arasındaki farklar arasında bi yazı olması gerekiyo galiba. elimizden geldiğince yapıcaz bişiler.

bu blogu ilk açmam şöyle oldu aslında, burcu var işte (burjuvam) derim ben ona, blog yazıyodu, okuyodum bende. sonra benim aklıma geldi tee 06-07 zamanları benim messengerin böyle ortamında blogum ve fotoğraf albümlerim vardı. 'ben =)' falan adlı albümler tabii bunlar, girmeyelim bu konuya. neyse sonra silmiştim galiba, emin değilim hala duruyo da olabilir, kontrol etmek lazım tabii. burcu'nun bloglarını okuyodum, sonra benim de canım var ben de insanım diyerekten, bi de çok olaylı bir günün akşamı, ouf dedim ben de yazıcam dedim. gittim aldım bir adet blogger hesabı. 'merhaba'ydı ilk kaydım.

1 sene içinde pek bir olay oldu hayatımda, bazen kodlu modlu bazen de açık açık yazdım buraya hepsini. tam '100' adet benden bişiler olmuş buralarda. devamını gelecek senelerde aktarmaya devam edicem. ama tabii ne demişler; kısmet, alın yazısı, kader. bunlar asla unutulmicak şeyler.


gizemin apandistiyle ilgiliymiş ilk yazım. sevgili gizem unutmaki apandistsizseniz apandist sizsiniz. hatırlar mısın o gün hasta yatagında yatarken seni güldürmemem gerekiyodu ve biz nerdeyse senin dikişlerini patlatıcaktık :). neyse damla da bu dönem içerisinde, yani bu bi yıl içerisinde zaman zaman bana trip attı yok neymiş efendim herkesle ilgili yazı varmış bi tek onla iligili yazmamışım falan. damla seninle bir günümü yazsam burası zaten yıkılır okey? BUNU BÖYLE BİL. hadi yine iyisin yine yazdırdın kendini melek. ay bu arada bu bi sene içerisinde pek sevgili arkadaşım ece de bizim okula geldi, sps diskaşınlarımız ortak, hep beraber gülüp eğleniyoruz. ama ben bunları da yazmıyorum, o kadar aktif bir yazar olamadım henüz maalesef. neyse burdan herkese teşekkürlerimi, sevgimi yolladım varsayın, o kadar sıkıcı bi yazı olmasın diğerleri içinde.

bi de babam sefere gitti bu dönemde. henüz hiç konuşmadım kendisiyle, çok özledim 1 ay oldu galiba, ona yakın bi tarih işte. o yüzden öyle bir geçer zamanki adlı diziye aslında biraz fazla tepki veriyorum galiba, olması gerektiğinden. neyse izlemicem yine de. babacım umarım iyisindir.

ablamı çalıştığı için baya baya az görüyorum, annemi de zaten haftasonları sadece. ama anneme zamanında interneti, msni, facebooku öğretmenin şu an çok faydasını görüyorum uzakta olduğumuz için. konuşuyoruz ordan falan tatlış oluyo tabii.

dersler çok sıkıcı. aslında çok da sıkıcı değil ama yoğun. bayıyo. bi de okuldaki en yakın arkadaşınız derslerin %80 ine gitmeyip poffur poffur uyuyosa, daha da üzüntülü, hatta hüzüntülü. neyse bir diğer bff'mle bölüm hayali kurup mutlu olabildiğimiz için, o pek sorun değil. amfilere sabahın köründe gidip 'düştüysek kalkarız, daha ölmedik yea' diyebiliyoruz en azından.

bi de msnde sevcan online oldu, halbuki ben selimcan sanıp sevinmiştim.

küçük şeylerle mutlu olabilirim. her zaman.

aa bu arada hakkaten ilk kaydımı da 14 kasımda yapmışım, nasıl güzel bir tesadüftür bu.

1. yılım kutlu olsun

5 Kasım 2010 Cuma

4 Kasım 2010 Perşembe

'öyle bir geçer zamanki' adlı diziyi izlemiyorum, daha fazla bahsetmeyelim.