15 Şubat 2010 Pazartesi

14 şubat

14 şubat :)
ne tatlı bi gündü.
erkek arkadaşa sahip değilim ve olsam da ' a cnms 14 şubatta çok eğlenelim, aşk tazeleyelim' kafasında yaşamıyorum, ama ben 14 şubatta bi' çok şeyi tazeledim :). öncelikle, her gün akşam 5te kalkma kafasından kurtuldum. (çok memnunmuşum gibi söylemiyorum ama sabaha kadar internetteydim evet, ben bir bilgisayar bağımlısıyım). bi hafta öncesinden ece ve birceyle kahvaltı planları yapıldı, tamam buluşalım dedik 14 şubat olacağını bilmeden. bi kaç gün sonra ece 'aabi 14 şubatta buluşuyoruz, hahaedsk' dedi, güldük, yapılabilecek geyikleri yaptık. birceyle saati 11 olarak kararlaştırdıktan sonra beni bir düşünce aldı: NASIL UYANACAKTIM. tatilde en en erken 1 de uyanan selin dönmez 11 de cadde-madoda nasıl olacaktı. sabah 8de bi oyunu bitiremedim, gittim yatağa, nasıl bitiririm diye düşünüyorum, sonra uyuyakalmışım işte... 10 da alarmım çalmaya başladı, gözümü açmaya çalışıyorum, açılmıyo, yok yani imkansız. en sonunda yoğun çabalarım sonucunu verdi ve gözlerimi açtım, baktım saat 10. 10 ne ya, koy kafayı azcık uyu, nasıl olsa 5 dkya uyanırsın, en derininden uykuma daldım,sonra uyurken aklıma geldi, 'ya geç kalırsam?!'... açtım gözümü baktım 10.40 hadi selin koş hazırlan, bilen bilir zaten benim hazırlanmam 5 dkyı geçmediği için pek sorun olmadı, sonra ece aradı nerdeyim diye 10 dkya ordayım cnm ccm dedim. olamazdım 10dkya orda, birce geldi 2 dkya ordayım diyip cüzdanımı 10 dkda bulamadım ama güc bela yola cıktık. ece bi türlü bambiyi bulamıyo, arayıp bizi darlıyo falan da filan da en sonunda bi şekilde buluştuk, girdik madoya. aman da aman herkes bi aşık, herkes bi çift, herkes bi mutlu. biz de mutluyduk ki. en köşesinden bi yere oturduk, başladık muhabbete, bu sırada tabii gelmişiz o kadar ne yiycez diye bakıyoruz bön bön. Bİ ÇILGINLIK yapmaya karar verdik ve 'maraş usulu kahvaltı tabağı' almaya karar verdik. inanılmaz bi' şeye benziyo. söyledik, gülüyoruz, eğleniyoruz, birce ben okullardan, ece öss'den bahsediyo... destekler, tavsiyeler, anılar, gülmeceler derken, bi saat geçiyo, hala karnımız aç. garsonu çağırıyoruz, 'şey bizim kahvaltı tabağımız vardı' diye 'geliyo, yani umarım (!)' diyo, 'hm peki' diyoruz, sonra bi 20 dk daha sonrasından 3 tane garson geliyo ve önümüze 'cennetten kopup gelmiş bi kahvaltı sofrası' geliyo... ben böyle bi kahvaltı sofrası görmedim, reçeli balı, 4 çeşit peyniri, 3 çeşit ekmeği, pastırması, böreği... 4 4LÜK... inanılmaz bişi. ve o kadar mutlu oluyoruz ki onu yiyince, üstünede 3 bardak çay, mis mis! gözümüz, gönlümüz rahatlıyo, üstüne dondurma mı yesek diye hayvanlıklar yapıyoruz, ama o kadar çok yemiş ve gülmüşüz ki karnımız ağrıyo, yiyemiyoruz. klasik bir birceceselin tepkisi, insanlara bakıyoruz ve sürekli gülüyoruz, ünlü bi kadın varmış mesela böyle insanlar gelip konuşuyo, biz de ağzımız açık bakıyoruz falan. baya baya eğleniyoruz yani, kalkıyoruz bildiğin deli gibi yürüyoruz, sonra oyuncakcıya girip oyuncaklara bakıyoruz, sonra çıkıyoruz. ece evine gidip geometri çalışıyo, birce bizimle aynı sınıfta bulunduğunu unuttuğu dilarayla buluşmaya gidiyo ben de eve gidiyorum. akşama kadar hiç bişi yiyemiyorum bu arada :). sonra farkına varıyorum ki her 14 şubattan farklı bişi yaptım, evde oturup televizyondaki 'SEVGİLİNİZE NE HEDİYE ALMALISINIZ' ya da 'GÜLLER VE RENKLERİNE GÖRE ANLAMLARI' gibi haberleri izlemektense, oturup 2 tane sevdiceğimle kahvaltı ettim. hem de akşam 5 gibi kabul edilemez bi saat yerine 12 gibi daha masumane bi saatte :). her zaman hatırlayacağım tatlı bi kahvaltıydı benim için, o günkü en büyük çılgınlığımız 'maraş usulu kahvaltı' etmek benim için bi farklıydı ya... :)


sevgililer gününüz kutlu olsun

PS: ece geometride 10 da 10 yapacağına 'baya' garanti veriyorum, 10 soru var di mi hala ?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder